Gökay İravul

30 Kasım, 2010

Şöyle bir göz attım sanal alame. Fenerbahçeliler genç oyuncularını nasıl görüyor diye.
Facebook'ta hayran sayfası daha şimdiden 9000'lere yaklaşmış. İnanın oldukça önemli bir rakkam.  Mesela Stoch için açılan sayfaları ikiye katlamış. Fenerbahçe taraftarının yazdıklarında şunu gördüm, sanki herkesin öz kardeşi bu çoçuk. Öyle seviyorlar. Bu sadece futbolla açıklanamaz. Bazı insanlar daha çok sevilir. Herkesin ailesindeki en terbiyeli, en çalışkan çoçuk gibi sevmişler bu çoçuğu. Muhtelif sözlüklerde hakkındaki girişlerden, Facebook hayran sayfasına yazılanlardan, hakkındaki haberlere yapılan yorumlardan rahatlıkla görebilirsiniz bu sevgiyi.
Futbolu hakkında yazılanlara gelince;
daha şimdiden, tecrübeli Baroni ve Topuz'dan faydalı olduğunu düşünen çok taraftar var. Defansif performansı konusunda yorumlar çok olumlu. Her açığı kapadığı ve pas trafiğini kestiği hakkında görüşler var. Takımın topu ayağında tutmasına katkı verdiği, herkese yardıma gittiği, basit ve tektop oyunu ileriye doğru oynayabildiği düşünüyor taraftarlarımız.
Tabiki dilek ve temenniler var.
Taraftarlarımız Gökay'ın şımarmamasını ve çok çalışmısını istiyorlar en fazla.Xavi ve İniesta'nın maçlarını izlemesini dileyen ve öneren de var. Hızını ve gücünü geliştirmesi gerektiğini düşünüyorlar. Oynadığı son oyunlara bakarak, pas alışverişinde sahanın bütününü kullanması gerektiğini düşünen dikkatli bir futbolsever vardı gezdiğim yerlerin birinde.
Ben de bir kaç satır yazmak isterim.
Yukarıdaki görüşlerin ve temennilerin çoğuna katılıyorum. Bende çok sevdim bu çocuğu. Özellikle İBB maçındaki performansı çok çok iyi idi. Kısa vadeli en önemli beklentim, İBB maçındaki performansını koruması ve istikrarı yakalamasıdır. Oynadıkça tecrübesi artıcak ve bu güne kadar sunmadığı bazı yeni hediyeler sunucaktır bize. A2 takımında 51 maçta 10 gol attığını düşünürsek, oyununu daha geniş alanlara taşıyabildiği sonucuna varabiliriz. Her 5 maça 1 gol. Bu oran mesela Emre Belezoğlu'nun ulaşamadığı bir oran. Milli takımda sağ bek olarak oynadığı maçlar var. Buradan da, gerektiğinde daha sert ve dirençli olacağına dair bir çıkarım yapabiliriz. Takımda kalıcı olmayı başardıkça bohçasından yeni ve güzel süprizler bekliyorum.
Taktiksel oyun bilgisi, iyi alt yapı eğitimi ve yeteneğiyle çok önemli bir genç oyuncu bulduk sonunda.
Umarım zaman onun için iyi yerlere akar.

Not:Lütfen İBB Spor maçı ile ilgili ankete katılın.
Not2:Diğer yayınlara göz atmak isterseniz ana sayfaya geçebilir yada sağ altta popüler yayınlara bakabilirisniz.
Teşekkür ederim.

Geçen hafta neler oldu?

29 Kasım, 2010

Geçen hafta neler oldu kısaca bakalım isterseniz.

Futbol:
İBB Spor-Fenerbahçe :0-1    :)

Basketbol Erkek:
Fenerbahçe Ülker-Olin Edirne Gençlik:75-63       :)

Basketbol Kadın:
Fenerbahçe-Galatasaray Medikal Park:74-68       :)

Voleybol Erkek:
Fenerbahçe-Galatasaray:0-3    :(

Voleybol Kadın:
Fenerbahçe Acıbadem-Beşiktaş:3-0    :)

Erkek voleybol takımımızın Galatasaray'a yenilmesini bir yana bırakırsak, harika bir hafta. 
Kızlarımız Caferağa spor salonun da Galatasaray Medikal Park karşısında çok kötü başladıkları maçın sonunda, gerçek güçlerini ortaya koydular. Ve taraftarlara harika bir Galatasaray zaferi daha yaşattılar.
Fenerbahçe Ülker bildiğimiz gibi. Gururlandırmaya devam ediyor.
Fenerbahçe Acıbadem, Beşiktaş karşısında rahat bir galibiyet aldı.
Futbol takımımız ile ilgili sayfalarca görüş ve değerlendirme bu blogta. Ayrıca Fenerbahçeli blog yazarları harika yazılar yazdılar, bloglarına.

Ve Avrupa:

Erkek Basketbol:
Lietuvos Rytas-Fenerbahçe Ülker: 75-81    :)

Kadın Basketbol:
UMMC Ekaterigburg-Fenerbahçe:  67-73   :)

Erkek Voleybol:
Tours VB-Fenerbahçe:1-3    :)

Kadın Voleybol:
Fenerbahçe Acıbadem-Bergamo:3-0    :)

Avrupa'da ise dörtte dört.

Son söz:
Fenerbahçeli olmak bir hayli müşkül bir iş aynı zamanda. Zaman planlaması çok önemli. Her branşta liderliğe oynayan harika takımlar. Ve nefis maçlar.
Kolay gelsin. İyi seyirler.

Not:Lütfen İBB Spor maçı ile ilgili ankete katılın. Teşekkür ederim.
Not2:Diğer yayınlara göz atmak isterseniz ana sayfaya geçebilir yada sağ altta popüler yayınlara bakabilirisniz.
Teşekkür ederim.

İbb maçından sonra

28 Kasım, 2010

Maçtan sonra yazılanlara çizilenlere baktım.  Tabiki Fenerbahçeliler daha güzel şeyler bekliyor takımından. Pek çok kişinin işaret ettiği farklı noktalar var takımı gelişimi ile ilgili.
Caner'in yeterli bir solbek olmayacağını düşünenler var.
Niang'ın erken çıkarılması gerektiğini düşünenler var.
Alex'in oyunda kalması gerektiğini düşünenler var.
Halis Özkahya'nın Alex'i oyundan atması gerektiğini düşünenler var. (Neil ve Elano çok daha sertlerini yaptığında meydan da değildilerdi. Ancak Neil ve Elano yaptığında ve kart görmediğinde bizimde canımız yanmıştı. Böyle bir müdahale kaptana yakışmadı bencede)
Gökhan Gönül'ün oyununu harika bulanlar var.
Gökhan Gönül'ün son haftalarda gördüğü gereksiz kartlara dikkat çekenler var. (Uğur Meleke)
Gökay ve Cristaian'ı maçın en önemli performasları olarak gören bir çok kişi var.
Mehmet Topuz'un istikrarına ve mücadelesine dikkat çekenler var.
Stoch'un istikrarsızlığına dikkat çekenler var.
Pek çoğuna katılıyorum aslında.
Ama Alex değişikliği bence, zamanında ve hatta biraz geç yapıldı. Alex oyundan çıktıktan sonra, oyunu dengelediğimiz, penaltı kazandığımız ve oyunu rakip alana yığdığımızı göz ardı etmemek lazım. 45 ve 68'inci dakikalar arasında ise oyunu tamamen kaybetmiştik. Bu hamle olmasaydı muhtemel bir Antep maçı yaşayabilirdik.
Cristian ve Gökay'ın yarattığı sertliğin maçın lehimize bitmesinde en önemli faktör olduğuna kesinlike katılıyorum. İkiside çok çok iyi oynadılar. Niang, Alex ve Stoch daha iyi performans sergileseydiler. Gökay ve Cristian'ın akşamki oyunları çok rahat bir galibiyet almamıza yeterdi.
Onarılıcak ve çalışacak daha çok şey var. Ama potansiyelli bir takımımız var. Her hafta üstüne koyarak ilerlemeleri, hepimizin temennisi.
Klasik son.
Bir sezon anların toplamıdır. Posizyon, pozisyon. Pas, pas. Şut, şut. Depar, depar. Omuz, omuz. ...... 

Not: Değerli okuyucu lütfen yandaki anketi doldur. Blog yazarı okuyucuların maç ve oyuncular hakkındaki görüşlerini çok merak ediyor.

İBB:0 FENERBAHÇE:1 Maç sonu yazısı -1

27 Kasım, 2010

Maçtan yaklaşık 11 saat önce ''Bu gün kazanacağız'' diye bir yazı yazdım. Belediye, Trabzonspor ile beraber ligdeki en formda takımlardan biri.  Böyle bir şey yazmak pek çok risk içeriyordu. Ama taraftarca bir inaçla yazdım. Ve kazandık. O kadar mutlu değilim.  Buca maçındaki coşkudan mutluluktan eser yok. Ben taraftarım. Takımıma karşı genellikle çok olumlu yaklaşırım. Çabucak umutlandırabilir, mutlu edebilir beni Fenerbahçe. Ama bu akşam çok zorlu bir maçı kazandığımız halde, o kadar mutlu değilim. Takımımızda oturması ve gelişmesi gereken çok şey var. Oyuncularımızın bazılarının maç performanslarını kestirmek mümkün değil. Ama burası Fenerbahçe. Bu takımda forma giymek böyle ucuz değil. Fenerbahçeli oyuncu sahada oldumu, o hafta ne vereceğini kestirebilmeliyiz. Bir alt limiti olmalı, o alt limit bir hayli yukarıda olmalı ve onu sahada olduğu sürece vermeli.
Alex.
Geçen hafta harikalar yaratan kaptanımız, biraz sertleşen bir  maçta yine oldukça etkisiz. Çok az topla buluşuyor ve çok durağan. Neyseki gol noktalarındaki tecrübesini ve gücünü bu gece bize gösterdi. Ancak orta saha ile forvet arasında, top almalı, mesafe kat etmeli ve etkili paslar dağıtmalı. Rakip yarı alanın orta ilerilerinde Niang'ı çok yalnız bıraktı.
Niang.
Maç boyu çok arzulu ama yeterince güçlü değildi. Daha da kötüsü güçsüzlüğü ve kötü oyunu moralini bozdu.  Niang'ın sahadaki mutsuzluğu ileriki maçlar için önemli bir risk. Bu günkü kötü performansı ile bile, takımın ofans alanında en çok sorumluluk alan oyuncusu.
Gökay.
Bu gece aldığımız 3 puanın 1'ini rahatlıkla Gökay'a yazarım. Maç boyu arı gibi çalıştı. Taktiksel görevini tam olark kavramış. Kapasitesini çok iyi biliyor. Oyunun her dakikasında istikrarlı bir katkı verdi.
Bu gece çok umut verdi.
Cristian.
Fenerbahçe taraftarına barışmak için elini uzattı. 3 puanın 1'ini de rahatlıkla ona veririm. Gökay ve Mehmet Topuz'la beraber, Fenerbahçe'yi geçen seneki sertliğine taşıdı. Goldeki katkısı çok yüksekti.
Maçla ilgili detaylı bir yazıyı, maçı sindirince yine yazmak istiyorum.  Bu akşam için son sözüm şu;
Artık daha zorlu rakipler karşısında da, ofansif etkinliğimizi korumalıyız. İlerde tutamadığımız toplar sonunda kendi kalemizin önünde tehlike oluşturuyor. Atamadığımız goller, sonunda kalemizde gol oluyor.

Not: Değerli okuyucu lütfen yandaki anketi doldur. Blog yazarı okuyucuların maç ve oyuncular hakkındaki görüşlerini çok merak ediyor.

Bu gün kazanacağız

Maçtan önce konuşmak çok kolay. En fazla bir kaç arkadaşınla konuşursun. Maç biter, furbol bu dersin. Takılırlar filan, ama arkadaşın onlar. Zaten konuşmasanda takılırlar. Ama maçtan önce sonuç hakkında yazmak o kadar kolay değil. Hele İBB Spor gibi ligin en formda takımı karşısında. Ancak ben maçtan 12 saat önce yazmaktan çekinmiyorum. Bu akşam kazanma ihtimalimiz oldukça yüksek.
Tabiki İbrahim Akın'ın bitiriciliğinden ve vuruş tekniğinden, İskender'in hızından, Tum'un tecrübesinden sakınıyorum. İBB Spor'un ligdeki en derli toplu takımlardan biri olduğunu biliyorum. Abdullah Avcı'nın ligimizin en değerli hocalarından -hatta hocası- olduğunuda biliyorum. Kalecileri de çok iyi.
Buna karşılık bizde sallana sallana oturan bir takımız. Parçalar birbirini oya yonta, birbirine alışıyor uyuyor.
 Bu akşam,
Buca maçında ki kadro benzeri bir kadro bekliyorum.
Gökay'ın daha şimdiden Selçuk'tan faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu gün oynaması çok muhtemel.
Santos geçen haftaki kötü futboluna rağmen bir şans daha bulabilir. Ama bu maç yine aynı oyunu oynarsa, yine 45. dakikada çıkar. Ve bir daha formas alması çok zor olur. Eğer şimdiden bir klüp ile anlaşmadı ise kötü oynamayacaktır.
Dia geçen hafta 6 yabancı kontenjanına takıldı. Hücum potansiyeli çok yüksek olan bu oyuncu, biraz da Gökhan Gönül'ün katkılarına güvenilerek kenarda tutuluyor. Ancak Dia çok etkili bir oyuncu ve klübede olması Santos, Stoch ve Alex'i çok tedirgin edicektir. Etmelidir.Hatta Alex'le Aykut Kocaman arasında ki barışı da her an bozabilir. Bu sezon oyunun sıkıştığı anlarda sorumluluk almakta istikrar gösteremeyen kaptan, bir kaç hafta önceki performanslarını gösterirse, forvetteki sakatların iyileşmesi ile kendini kenarda bulabilir.
Kaptanın direnci ve mücadelesi ise Fenerbahçe için büyük bir kazanç ve klas demektir.
Stoch markajdan kurtulup rahat top aldığı zaman, her pozisyon, her top takımımız için faydalı, sonuca dönük, ince işler yapıyor. Bu gün çok iyi bir oyun oynayabilir.
Gökhan her zaman çok cesur. Bu yüzden bazen önemli hatalar yapıyor. Ama katkıları muhteşem.
Ve Niang. Hem teknik, hem mental olarak bu akşam en güvendiğim oyuncu. Niang oynadığı maçlarda da puan kaybettik, hatta yenildik ama, dağılmadık. Bizi oyunda tutabilicek kadar güçlü ve klas.
Fenerbahçe'nin oyunda kaldığı dakikalarda ise büyük bir çilingiri var. Oyuna dokunup onu bir sanatçı gibi süsler. Niang, Stoch, Gökhan, Dia gibi oyuncuların yardımı ile oyunu alır, dokunur ve bir sanat eserine çevirir.
Tabiki kaptanımız Alex. Oyunu ileri taşıyıp akışkanlaştırdığımız zaman, dünyanın en klas oyuncularından biri, takımımızı bir gol makinasına çeviriyor. Oyun sıkışırsa ve yavaşlarsa değerini tamamen yitirip, sıradan bir oyuncu oluyor.
Abdullah Avcı'ya ve harika takımına şimdiden saygılar sunuyorum. Bu akşam onları yeneceğiz.
Bir sezon anların toplamıdır. Posizyon, pozisyon. Pas, pas. Şut, şut. Depar, depar. Omuz, omuz. ...... 
Bu maçta pek çok ana, gebe.  
İYİ SEYİRLER.

Aykut Kocaman: Temmuz-Aralık

26 Kasım, 2010

-Bir sezon anların toplamıdır. Posizyon, pozisyon. Pas, pas. Şut, şut. Depar, depar. Omuz, omuz. ......

Aykut Kocaman'ın ilk 5 ayına kısaca göz atalım hep beraber.
Önce Young Boys, Sonra Paok'a elendik.
Trabzonspor' a deplasmanda yenildik.
Kayserispor ve Gaziantep karşısında kötü oynadık ve yenildik.
Anakaraspor'a kupada ağır bir şekilde yenildik.
Bursaspor'la berabere kaldık.
Kendi sahamızda Galatasaray'la ve Beşiktaş'la berabere kaldık.
Diğer maçlarımızda göze hoş gelen bir futbol oynadık ve rahat kazandık.
13. hafta liderin 6 puan arkasındayız ve 4.'yüz.
Saha sonuçlarımızı  en hafif tabirle ''yeterince iyi değil'' şeklinde yorumlayabiliriz.
Ancak oynadığımız yaklaşık20 maçta sadece Young Boys, Gaziantep ve Kayseri maçlarında çok kötü bir futbol gördük.
Galatasaray, Beşiktaş, Trabzon ve Paok karşısında bir kaç pozisyon daha dikkatli,daha şanslı daha iyi olsa idik, şu anda çok daha iyi bir bilanço ile karşılaşabilirdik.
Büyük bir takımsanız, ekibinizin tüm fertleri yüksek bir,profesyonel bilinçte olmalı. Çünkü kocaman bir sezon anların toplamıdır.
-Stoch kırmızı kart görmeseydi
-Dia o golü kaçırmasaydı
-Bilica en iyi maçlarından birini çıkarırken, kendisinden 30 santim kısa bir adama o kafayı vurdurtmasaydı
............
Yazar, anlatır, tartışır, konuşur dururuz.
Biz -milyonlarca taraftar- bunları yaparken , takım her pozisyonda, her anda en iyisini yapmak için çalışmalı. Bunun için kendini teknik ve mental olarak geliştirmeli.
Yazıya buradan devam etmeyi bırakıcam. Buradan devam etmeye ilk yarı sonunda değerlendirme yaparken devam edicem.
 Aldığımız bu sonuçları etki eden bazı faktörleri hatırlayalım.
Geçen sezonların en istikrarlı oyuncularından Lugano takıma geç katıldı.
Lugano'suz Bilica ağır sorumluluğu kaldıramadı ve futbol olarak en çok lazım olduğu dönemde geriye gitti.
Yobo,takıma transferin son günü katıldı.
Takım için kilit önem taşıyan santrofor transferi çok geç kaldı. (Sizce Niang ve Yobo sezon başında kadroda olsaydı bilanço ne kadar değişirdi?)
Özer Hurmacı sakatlandı.
Selçuk Şahin sakatlandı.
Guiza ameliyat oldu.
Emre Belzoğlu sezon başı kampında sakatlandı. Çok kritik bazı maçlarda sakatlanarak takımı maçın yarısında veya maçlarda yanlız bıraktı.
Cristian ve Santos 6 + stresi ile katkı veren oyuncular olmaktan çıktılar.
Ofansif anlamda çok önemli katkılar verebilen Dia sezon başı sakatladı ve Avrupa'daki maçlarda destek veremedi.
Aklima gelen bir kaç iyi şeyde eklemek isterim.
Aklıma gelen en güzel şey Gökay ve Okan.
Çok yüksek potansiyelleri ile gelecek ve cesaret veren Stoch ve Dia.
Mental ve teknik olarak muhteşem iki transfer Niang ve Yobo.
Kariyer zirvesi futbola ulaşan Emre Belzoğlu.
Yavaş ama sürekli gelişen Mehmet Topuz.
Cesur yürek Gökhan Gönül.
Hoca ile girdiği sürtüşmeyi, futbolunu geliştirmek için kullanan Alex. (Aykut Kocaman'ın Alex hakkındaki değerlendirmelerine katılıyorum. Fenerbahçe'de süperstar olmak için daha çok pozisyonda sorumluluk almalı.)
Ve muhteşem goller.
Sonuç; fırsat ve riskler, sevinç ve hüzünler, iyi ve kötüler yan yana. Takım an, an savaşmaz ise olumsuzlar artıcaktır.
Yıllarca an, an savaşmanın sembolü de Fenerbahçeli aslında.
Kimmi ?
Ömer Onan.

Avrupa basketbolunun baş rolüne 2

25 Kasım, 2010

Dün bütün Fenerbahçeliler için harika bir gündü. Bu acemi blogcu için ise şanslı bir gündü. Acemi blogcu dün yazısına, ''Avrupa basketbolunun başrolüne'' başlığını atmıştı. Sonra ne oldu. Basketbolun kraliçeleri Avrupa'ya ilk mesajını verdiler:
''En güçlülerininizi evinde yenebiliriz.''
Maçın büyük çoğunluğunda kontrolü ellerinden hiç bırakmadılar. Oyunlarının gücünü gerektiği kadar yükselttiler.
Rakiplerimiz, kraliçelerimizin artı bir vitesi daha olup olmadığını bilmiyorlar. Bunu öğrenmeleri için daha iyi oynamaları gerek. İstanbul'da yeni bir amazon hanedanı var. Avrupa şampiyonu olabilirler. Olamayabilirler. Ama şampiyon olmak için, İstanbul'da ki kraliçeleri aşmak gerek.
Maça gelirsek. Hepsi muhteşemdi. Birsel ve Diana daha muhteşemdi. Diana daha muhteşemdi. Dünyanın en iyi bayan basketbolcusu ne kadar iyi olabilir? Limit performans nedir? Akşam izlediğim performans muhteşemdi. Ve bana şunu düşündürdü. Eğer takım arkadaşları rekabette sonuna kadar giderseler, Diana'nın oyununun limiti yok. Gerektiği kadar olağanüstü oynar.
Basketbolun kraliçeleri, teşekkürler.
Ve sonra ne oldu.
Cesur yürekler: Fenerbahçe Ülker.
Ukiç, Oğuz, Mirsat, Kinsey öne çıkanlar. Ama başrölde tabiki takım var. Takım. Takım. Takım. Takım.
Bu takım kendini daha da geliştirirse ilk 4 yapabilir. İlk 4 yapan her şey yapabilir. Bu tabiki o kadar kolay  değil. Ölüm kalım maçlarında, hem takım olarak, hem bireysel olarak, hemde tüm oyuncular, en iyi seviyelerine çıkmalılar.
Oğuz, Emir çok önemli. Bu iki genç oyuncu da, daha bir kaç vites yukarı çıkabilirler. Daha istikrarlı, daha güçlü ve daha hızlı olmalılar.  Hadi aslanlar, cesaret ve azimle devam.
Ve son söz. Fenerbahçe Ülker bu yıl yapamayabilir. Ama Avrupa basketbolunun zirvesi Fenerbahçe Ülker'i bekliyor. Bizde oraya gidiyoruz. Taraftar, takım,camia.

Avrupa basketbolunun başrolüne

24 Kasım, 2010

Fenerbahçe Ülker'in Euroleague deplasmanlarına kesin favori olarak gideceği dönemler de gelicek. Bizi her maçta gururlandıran bu ekibin, bir basamak daha üst seviyeye çıkabilicek insan kaynağına sahip olduğuna inanıyorum. Şu anda ulaştığımız seviye, final four adayı, saygı duyulucak bir takım. Oysa bu takım, final four a katılması kesin görülen, şampiyonluğun favorisi ekiplerden biri olabilir. Ve istikrarlı bir şekilde burada kalarak İstanbul'u, Avrupa basketbolunun merkezlerinden biri yapabilir. Bu seviyeye çıkabilicek insan kaynağı var derken kastım oyuncu kalitesi değil, - bu oyuncular çok karakterli ve yüksek potansiyelli harika oyuncular- ama ben yönetici kalitesinden bahsediyorum. Lider kalitesinden bahsediyorum. Teknik ekibin deneyim ve karizmasından bahsediyorum.
Kast ettiğim kişiler;
-Aydı Örs
-Neven Spahija
-Ertuğrul Erdoğan
-Damir Mrsiç
-Ömer Onan
-Mirsat Türkcan
Son iki isim sizleri şaşırtmış olabilir. Ama ben Fenerbahçe Ülker tarihinin bu günlerden daha parlak dönemlerinde, son dört isimden en az ikisinin yönetici olarak- teknik ve idari anlamda-  yer alacağına inanıyorum. Fenerbahçe Ülker'i  istikrarlı olarak Avrupa'nın en büyük dört kulübünün  arasına sokacaklarına inanıyorum. Gelecek 10 yıl Fenerbaheçe Ülker açısından zirve ve tarih vadediyor. Her türlü insan kaynağına ve teknik alt yapıya sahip bu klüp, dilerim Aydın Örs'ün ufkuna emanet edilir.
Aydın Örs,
sporcu olarak çok tecrübeli,
rol model olarak kusursuz,
teknik ve idari sorumluluklar için genç ama gelecek vadeden,
bu kıymetli insanlarla Fenerbahçe Ülker'i Avrupa basketbolunun zirvesine taşıyacaktır.
Taraftarlarını her maç, hatta her pozisyon gururlandıracak mücadeleyi vermeyi, karakter edinmiş bu takımı sonuna kadar izleyeceğiz. Bu akşam zorlanabilirler. Kaybedebilirler. Ama yine gurur duyacığımız bir mücadele vericekler.. Yazıyla alakasız ama yazmadan edemeyeceğim. Vidmar'ın yeri asla dolmaz. Teknik olarak ve basketbol olarak dolar. Karakter ve ruh olarak çok zor. O sessiz sakin, genç bir kraldı. Bu sezon ondan mahrum olmak büyük bir haksızlık. Umarım ve dilerim kariyeri boyunca yaşadığı son sakatlık olur.

3000. gol yakıştı

23 Kasım, 2010

Bu blogu pek okuyan yok. Okuyan az sayıda okurda, kaptanımızın bu sezon ki performansını çok eleştirdiğimi bilir. Ama eleştirdiğim kaptanımızın, klası, kariyeri yada Fenerbahçe'ye verdikleri değildir. Kaptanımızın performansıdır. Diğer yandan kaptanımızın son bir kaç maçta fiziksel olarak en iyi seviyesine ulaştığını göz ardı etmekte insafsızlık olur. Hatta son üç sezonda ki en iyi seviyesine ulaşmış bile olabilir. Bu azim ve irade kaptanımızın eşsiz kariyerinin en önemli harçı olmuştur zaten. Akşam harika goller attı. Orta alanda kendi standartlarının üstünde hareketli ve girişkendi. 90 dakikanın büyük bölümünde etkili ve akıcı oynayan takımına skor olarak katkı vermenin yanında, oyun olarak ta önemli destek verdi. Ama yinede artık, oyunumuzun ofansif liderinin Alex olmadığını göz ardı etmeden, geleceği planlamak lazım. Fenerbahçenin yeni en önemli aktörleri siz göre kim bilmiyorum. Ancak hem bu sezon için, hem gelecek sezonlar için takımı kurgularken kadroya ilk yazılıcak oyuncular Volkan, Gökhan ve Emre'dir. Volkan, Gökhan, Emre takıma liderlik etmek üzere mental olarak geliştirilmeli ve bu role hazırlanmalılar. Bunları tamamlayacak oyuncular ise, Niang, Stoch Ve Dia'dır. Dia ve Stoch hem sezonda, hem oyunda istikrarlarını geliştirmeli, top kayıplarını azaltmalı ve tempolarını yükseltmeliler. Buca karşısın da Stoch'un, Gökhan'ın ve oyuna girdikten sonra Dia'nın topla kat ettiği mesafeler, topu gol bölgesine taşımamızı çok kolaylaştırdı. Ve usta golcülerimiz gerekeni yaptı.
Çok kısaca maça değinmek gerkirse, Gökhan hızı, gücü ve temposu ile maçın adamı idi. Gökhan, Stoch, Gökay ve Cristian topu ön alana taşımada oyunun büyük bölümünde çok başarılı idiler. Niang iki harika asist, bir harika gol ile sakatlıktan muhteşem döndü.  Yobo oldukça iyi idi ama defansif olarak Emre ve Lugano'ya ihtiyacı var. Genellikle iyi olan takımda Bekir yine savruktu, Santos ise oyundan çok kopuktu. Ne yazık ki Fenerbahçe taraftarı Santos ve Cristian ile ilişkisini kesti. Oyuncular ne kadar suçlu ise, bu genç oyuncuların takımdan bu şekilde uzaklaşmasını seyreden teknik yönetim de o kadar sorumludur. Son bir kaç söz;
-Cristian moral olarak çok kırılgan, işler kötü giderken kopuyor, rekabetçi takımlarda kalıcı olamaz
-Akşam attığımız 5 golde birbirinden güzeldi ama en güzeli ilk goldü
-Gökay'ı sahada görmek harika, gelişimini sürdürmesi ve Fenerbahçe'deki önemli rollerden birini almasını tüm Fenerbahçe'liler istiyor.
-Niang harika bir oyuncu etrafındakileri de ihya ediyor kendiside atıyor. Kısa vadeli sonuç açısından son 5 yılın en önemli transferi.
-Stoch ve Dia yaşları ve potansiyelleri ile gelecek için heyecan veriyorlar.
-Mehmet çok istikrarlı ve tamamlayıcı olarak takımda çok önemli bir rolü var.
-Santos daha iyi bir ligde oynayabilicek piyasası olduğunu biliyor, Caner'i bekletmek genç ve iyi bir oyuncu adayını küstürmemize neden olabilir.
-Ne olursa olsun takımın Lugano ve Emre'nin yırtıcılığına ihtiyacı var. Yokluklarında Gökhan, Niang ve Volkan mücadele ediyorlar ama yeterli olmuyor.
-Fenerbahçe oyun olarak sahada başarısız olduğu dakikalarda, hem karekter olarak hem teknik olarak takımı ateşleyecek daha çok oyuncuya ihtiyacı var.
............
............
Belki boşlukları yorum olarak doldurmak isteyenler vardır. Belki yoktur.     :)

Oyunumuzun yeni liderleri

15 Kasım, 2010

Antep maçının hayal kırıklığı hala geçmedi. Yenilgi değil sadece bu hayal ve gönül kırıklığına sebeb olan. Tüm ikili mücadeleleri kaybeden güçsüz oyun. İki pas yapamayan beceriksiz oyun. Yokluklarında görev alan oyuncular da, zorlu maçlarda katkı vermiyor. Gaziantep ve Ankaragücü maçların da ofansif olarak,  Semih, Alex, Kazım ve Stoch'un performanslarına ihtiyacımız vardı. Bu maçları kaybettik. Young Boys ve Paok maçlarında da, Dia sakat, Niang henüz gelmemişti. Bu maçlarda da başarısız olduk. Herkes değişim yazıyor ve konuşuyor, ama biz hala kaptanlık bandını takmaya naz eden Semih'in ayağına bakıyoruz. Ve bu değerli oyuncumuz güç ve zorlu maçlarda yeterince güçlü ve başarılı olamıyor. Bu blogu okumayacağı kesin. Ben kendime yazıyorum. Ama kaptanlık bandını takmaktan sakınacağına idman yapıp güçlensin. Oynamamaktan şikayet ediceğine işini yapsın. Ankaragücü ve Gaziantep maçları ile şunu gördük ki, Niang, Dia ve Emre efektif oynamazlar ise Fenerbahçe başarılı olamıyor.Forvet oyuncularımızın düşük tempoları, savunma oyuncularımızı çok zor durumda bırakıyor. Alex, Kazım, Semih topu almak için yeterince boş alanlara hareket etmedikleri gibi, topu aldıklarında da ayaklarında tutamıyarak ve topu kaybettikleri zaman da rakiplerine baskı yapmayarak savunmamızı sayısal olarak yüksek adette rakip oyuncu ile başbaşa bırakıyorlar. Sonunda isyan eden Gökhan Gönül, İsyan eden Volkan Demirel.
Ne yazık ki, evet ne yazık ki, maç sonrası Volkan'ın yaptığı açıklamaların tamamına katılıyorum. Bazı oyuncular sahada sorumluluklarını yerine getiremiyorlar. Kendilerine verilen topu daha iyi kullanmalılar ve takımı ileriye yerleştirmeliler. Top rakipte iken daha güçlü baskı kurmalılar. İdmanlarda daha çok çalışmalı ve daha güçlü olmalılar. Bunları yapmayıp, oynamıyorum diye hocaya sitem ederek kurban rolü oynamamalılar.
Sonunda kendilerini Fenerbahçe'den çok daha küçük takımların yedek kulübesinde bulacaklar.

 
 
 

İzleyiciler