Sıradan biri ile Oğuz Çetin/Sıradan diyaloglar

15 Mart, 2011

Not: Aşağıda ki diyalog tamamen kurgusaldır.
Sıradan biri ile Oğuz Çetin.
-Hocam sizin özelinizde anlam veremediğim bir değerlendirme var Türk spor kamuoyunda, sizin ne düşündüğünüzü merak ediyorum..
-Ben de bahsettiğiniz değerlendirmeyi merak ettim doğrusu.
-İfade etmek zor olduğu için açık bir şekilde sormaya çalışacağım.
-Tabi buyrun.
-Aktif futbol oynarken taraflı tarafsız bütün Türkiye'nin sevdiği bir sporcuydunuz. Rakipleriniz bile futbolunuza ve kişiliğinize saygı duyuyordu. Türk sporunda bütün gençlere örnek gösteriliyordunuz. Ancak kariyerinizin teknik adamlık döneminde, çok ağır eleştiriler aldınız. İfade etmek zor ama genelde siyasetçilere yakıştırılan, koltuk sevdalısı ve olayları başkalarının arkasından yönlendiren, kişisel hırsları yüksek birisi gibi gösterildiniz. Tabi bu görüş ve tavır herkesi kapsamıyor ama bir ağırlığı var. Devamı

-Hımmm. Evet tatsız bir soru. Sorarken zorlanmanızı anlıyorum. Çünkü bahsettiğiniz bu görüşler genelde gıyabımda ifade ediliyor. Belki yakınlarım dışında birisi ile ilk defa konuşacağım bu konuda. Çok haksızlığa uğradığımı düşünüyorum ve üzerinde konuşmayı sevmiyorum. Ama bu bir fırsat aslında, bunu değerlendirmeye çalışayım. Bu eleştiriler Fenerbahçe'de yardımcı teknik adam olarak göreve başladığım yıllarda başladı. Son yıllarda milli takımda kötü sonuçlar aldığımızda da, biraz şekil değiştirerek tekrar ortaya çıktı.
Sizin de ifade ettiğiniz gibi başarılı bir oyunculuk kariyerinden sonra teknik adamlık kariyerime başladım. Mustafa Denizli hocam ve Werner Lorant ile çalıştım. Daha sonra Fenerbahçe'de Teknik sorumlu olarak çalıştım. Bunların üzerinden uzun yıllar geçtiği için daha kısa ifade edeceğim. Eleştirilerin başladığı nokta, Mustafa Denizli ve Werner Lorant'ın yönetim tarafından görevden alınması, benim görevden alınmamamdı. Oysa görevden alan ve görevi veren Fenerbahçe kulübüydü ve alınan sonuçlarda baş antranörleri sorumlu tutmuşlardı. O zamanın koşullarında, benim ileride şans verilebilecek bir teknik adam olduğumu düşündükleri için, ben görevime devam ettim ve daha sonra teknik sorumlu olarak Fenerbahçe'nin başına geçtim. Şimdi geriye dönüp baktığımda, kötü dönemler geçiren Fenerbahçe'de çok yıprandığımı ve eleştirilere karşı çok zayıf
bir dönemde görev aldığımı düşünüyorum.
-Yani geriye dönseniz o görevi kabul etmezmiydiniz.
-Ederdim. Zaten geriye dönmek mümkün değil, ama o zaman için yine de o görevi kabul ederdim. Çünkü Fenerbahçe gibi bir kulübün başına geçme fırsatı insanın eline olağan şartlarda gelmez zaten. O yıllar Türk futbolu şimdikinden çok daha farklıydı. 5-10 sene sonra çok daha farklı olacak. Ben teknik adamlığa o dönemde başlamıştım ve o şartlarda çalışmalıydım. Başka bir yol yoktu. Ayrıca teknik adam olarak bir hedefim vardı. Kendimi bu pozisyona hazırlamaya çalışmıştım yıllarca, duygusal bazı faktörlerle bu fırsatı geri çeviremezdim ve çevirmedim.
-Sonra işler beklediğiniz gibi gitmedi.
-Evet sportif olarak iyi sonuçlar alamadık. Süreç içerisinde üzerime yapışan negatif algınında etkisiyle çok ağır eleştiriler aldım ve o dönem beklediğimden çok kötü bir şekilde geçti. Sonuçta futbolda popüler görüşler sonuçlara dayanır. Kazanan tarafta değilseniz benim durumuma düşersiniz. Ben o şartlarda yapmam gerekeni yaptım. Kulübümün bana verdiği sorumlulukları kabul ettim, duygusal baskıya rağmen kaçmadım. İdaelerimin peşinden gittim. Baskı hep olucaktı, işler sportif olarak düzelseydi, şu anda böyle bir bahsimiz olmayacaktı.
-Peki hocam Fatih Terim'in milli takımdan ayrılmasının ardından da benzer eleştiriler aldınız.
-Evet malesef....
Devamı:Yarın.

Not:Yukarıdaki diyalog tamamen kurgusaldır.

0 yorum:

Yorum Gönder

 
 
 

İzleyiciler