Alex ve kontrat

07 Şubat, 2011

Sonunda kaptanın kontratı uzatıldı.  Sürpriz bir karar değil. Yanlış veya doğru bir kararda değil.  Sonuçlara bakarak yanlış veya doğru şeklinde değerlendirme yapmak kolay ama yersiz olurdu. Üstelik bu kararın yanlışmı doğrumu olduğunu değerlendirmek için daha 2 yıl beklemek gerekirdi. 2 yıl sonra bile, Alex ile kontrat yenilenmese, farklı bir yol seçilse ne olurdu bilenemeyeceği için, alternatif maliyet göz ardı edilmiş olunurdu.  Bu yüzden sonuç veya anlar üzerinde değil süreç üzerinde konuşmak, düşünmek, yazmak, çizmek faydalı olur.
Kontrat kararı süreci sancılıydı, stresliydi ve şık değildi.  Kaptanın sezon başındaki, kontrat ve takımda ki pozisyonu ile ilgili stresi, tavırları, taraftar olarak kendisini yükselttiğimiz mertebe ile alakasızdı. Sezona çok kötü ve çok gergin başladı, taraftarı ve kamuoyunu hoca ile arasında tercih yapmaya zorladı, en azından oluşan bu yöndeki havanın dağılması için hemen hiç çaba göstermedi. Oyunu ve tavırlarıyla bocalayan takıma destek olmadı. İşte o sıralarda biz Şampiyonlar ligi ve UEFA fırsatlarını kaçırdık. O sıralar takıma yeni katılan ve sezona iyi başlayan genç oyuncuların inancını kaybettik.  İlk Young Boys maçındaki Stoch’u bir daha gören varmı mesela. (Sürecin bu kısmındaki kayıplardan, görev alan bütün oyuncularımız ve sorumlu olan herkes, ama en çok ve sırasıyla, Niang transferini son saniyeye bırakan yönetim, takımı yöneten teknik heyet, ve teknik heyete yardımcı olmayan kaptan sorumludur.)  Sonra kaptan yapması gerekeni yaptı. Sahada ki işine ve antremanlarına yöneldi.  Spor kamuoyunun uzlaştığı üzere son yıllardaki en yüksek formuna ulaştı. –Bence de son 2 yılının en iyi dönemi-.  Yılların önüne koyduğu sınırlara, yıllardır yan gözle bakmamıştı. Bu sezon olanlar onu kendi sınırlarını zorlamaya itti. Ve evet kendini yenilemeye ve aşmaya başladı. Oh be kaptan toparlandı olucak bu iş filan demeye başlarken, yine başa döndü ve sezon başı takımı toparlamak, teknik adamı ve yeni gelen arkadaşlarını korumak için, asla kullanmadığı sosyal medyayı, kontrat konusunda yönetimi taraftara şikayet etmek için kullandı.  Sonra olanları sırasıyla biliyoruz. Yönetimden pazarlıklara gönülsüz bir  başlangıç yapıldı, arka arkaya alınan 9 puan ve rakipin kayıplarının verdiği moral bütün pusları dağıttı ve Alex kontratını aldı. Bunlar benim dışarıdan, gördüklerim.  Araları dereleri hiç bilmiyorum.  Taraflar ve Samet dışında da bilen yoktur.  Ve evet hepsi tarafımdan yanlış değerlendirilmiş olabilir.  Peki sizce her şey güllük gülistanlık mı?  Kaptan baştan beri benim anladığımın aksine kendinden önce takımını düşünüp başarmak için elinden gelen her şeyi yaptı mı? Eğer öyleyse ki olabilir,  olaylar dışarıdan çok çok farklı görülebilir, dolayısıyla bu olumsuz görüş ve değerlendirmelere sorgu ve şüpheyle yaklaşılmalıdır. Ama aynı şüpheli ve sorgulayıcı yaklaşımı, takımda iyi giden her şeyi Alex’e bağlayan, onu ayrı ve dokunulmaz bir yere koyan, onu takımın bir parçası değil asli unsuru olarak gören görüşlere de göstermeliyiz.  Zira Fenerbahçe takımında her şey sahada Alex’in rahat ve verimli olması üzerine kurgulanıyor, bir yandan da sezonlar geliyor geçiyor, geliyor geçiyor. Elde var rekorlar kıran bir kaptan, finaller kaybeden bir takım.
Sonraki yazımda, kaptanımızın kazanan bir takımın değerli bir parçası olabileceğinden ve uzatılan kontratın, roller konusundaki farklı bir yaklaşımla büyük fırsatlar sunabiliceğinden, kendimce bahsedeceğim.

Not: Bu ıssız bloga uğradağınız için teşekkür ederim. Yazıları ve görüşleri beğendiyseniz lütfen muhtelif araçlarla blogu sevdiklerinize önerin. Zira hala pek ıssız.







0 yorum:

Yorum Gönder

 
 
 

İzleyiciler