Ankaragücü Maç Sonu

12 Aralık, 2010

    Maç önü yazım aşağıda, bunların olabileceğini yazmıştım. Zevkle ben demiştim diyebilmek isterdim, ama ben taraftarım. Bu klübün renklerini her branşta izleyen, hakkında yazılan her şeyi okumaktan zevk alan bir taraftar. Dolayısıyla çok üzgünüm bu akşam. Bu gece gördüklerim ve sezon başından beri gördüklerim yüzünden.
     Bir maçlık kehanetler bir yere kadar artık. Sezon içinde bir şeyler söylemek mümkün. Bu takım şampiyon olamaz, şampiyonluğu kovalayamaz. Sezon başından beri kaç maç oldu, kaç maç gösterdi bu gerçek kendini. Karşısında birlik beraberlik içinde mücadele eden bir takım varsa, enerjisi yetmiyor.
    Hemen herkesin aksine Alex'e bağlıyorum zorlu maçlardaki kötü sonuçları. Tabi bu tezimi inkar eden goller atıyor ve attırıyor. Her kesin kafasını karıştıran bir performans. Ya baş rol. Ya hiç yok. İyi performansları, bir bütün olarak maça asılmayan takımlara karşı.  Alın fikstürü, maçları gözünüzün önüne getirin. Bakalım farklı bir şey görücekmisiniz. Kaptanın bu takımdaki rolü kazanılmış maçları güzellemek değil, olmamalı. Kaptanın rolü tıkanan maçları çözmek olmalı. Ve kaptan o seviyede değil artık. Bu yükü kaldırabilicek oyunculara göre dizayn edilmeli takım. Başrol Alex'te ise, takım budur.
    Pas almak, pas istemek, emek ve kuvvet ister. Rakip takım olarak savunma yaptıkça daha da zorlaşır. İşte bizim usta kaptanımız da artık bu güc yok. Böyle zorlu maçlarda geri ve yana oynama oranı, sürekli eleştirdiğimiz oyuncularla aynı veya daha yüksek. Oysa onun rolü bu değil. O topu tutmalı öne ve ileri oynamalı ve taşımalı. Bu akşam 75 dakikada bunu sadece bir kez denedi. Başarılı bir kaç hareket yaptı ve faul aldı.
Bu kadarı yeter o komutan derseniz, kabul. Hepimiz taraftarız çünkü. Ama ben sürekli sorumluluk almaya çalışan, topu ayağına aldığında, yardım görmeyen,  ekstra defansif yük alan ve yıpranan oyuncular için üzülüyorum.  Gerçekçi olmayan duygusal değerlendirmelere üzülüyorun. Takımımın istikrarsız saçma sapan oyunlarına üzülüyorum.
    Olumsuz sonuç kısa yazı olsun. İstersek çok yazarız daha. Üstelik, kişiliğiyle ve futbolu ile bir efsaneye yeni ama tamamlayıcı bir rol biçmek, yazarken bile iyi bir şey değil.
     Bu durumu Alex'in formuna bağlamak, Alex'i suçlamak demek de değil ayrıca. Takımı dizayn eden, rolleri verenin veya verenlerin sorunu ortaya çıkan performans. Kaldırmakta güçlük çektiği rolü vererek Alex'e ve Fenerbahçeye zarar verdiklerini görmelerini dilerim.
     Bu takımı kuranlara son sözüm şudur. Biz Fenerbahçe Ülker gibi çatır çatır çarpışan takım istiyoruz. Barcelona geldi, yendi helal olsun. Yine saldırdık son ana kadar. Her topa koştuk atladık. Biz sahada saklanan bir tane bile oyuncu istemiyoruz. Parçalar uyuşuna kadar kötü sonuçlar alabiliriz. Kredi açarız, korkmayın. Yıllardır izliyoruz takımımızı, biz beklenicek takımın kokusunu alırız. Siz aslan gibi mücadele edin. Biz aslan gibi bekleriz.
 

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Aykut hoca da çok yetersiz kaldı , FB nin şampiyonluk şansının bittiğini düşünüyorum ,Alex konusunda hemfikirim ...

Sıradanbirblog dedi ki...

Benim Aykut Hoca ile ilgili kaygım şu. Bu takımın ona ait olmadığını ve bazı telkinlere bağlı olarak geri adım attığını düşünüyorum. Savunduğu Cristian'ı basının tenkitlerinden sonra kesti. Alex'e başrol verdi ki, bu büyük ihtimalle kendi tercihi değil. Kendi kararlarına sahip çıkmayanlara ekibin inanması zor. Hepsinin kendi kararı olduğunu varsayalım, liderlik tutarlılık ister. Bence, basın ve diğer dış şartlar hocayı çok yıprattı. O da bu şartlarla baş etmeye hazır değildi ve edemedi.

Erdem dedi ki...

Ben Alex'ten geçtim artık, hastalık çok daha derinlerde...

Sıradanbirblog dedi ki...

Ben tespitini merak ettim. Bloğunda yazıcağını düşünüyorum. Yazmadıysan yaz lütfen. Gelip bakıyorum sık sık.

Yorum Gönder

 
 
 

İzleyiciler